Ağustos ayı… Bir deyişe göre “harman ayı”, bazılarına göreyse “orak ayı”. Geneldeyse bereketli bir hasat ayı… Aslında mevsimlerin en güzeli, en şiirseli ve gizemlisi bu ay. Eskiler “Ağustos’un yarısı yaz, yarısı kış” derlerdi. Ama son yıllarda şöyle bir bakıyorum da adeta yaz aylarının en coşkulusu… Daha birçok insan tatil planı yapıyor. Anlaşılan iklim değişiklikleri böyle giderse Ağustos, yaz aylarının en gözde ayı olacak besbelli.
Bu özelliklerine ilaveten, duyguları şaha kaldıran öyle bir yanı var ki Ağustos’un, başka bir ayda az bulunur. Doğanın tüm güzelliklerini bünyesinde taşıdığı gibi kalplerin de canlandığı, hatta daha bir hızlı attığı aydır. Nasıl mı? Ağustos ayında insanların ruhuna aşk melekleri daha fazla uğrarmış. Güneşin büyülü ışıltıları, masmavi denizin serin sularıyla birleşip olağanüstü bir romantizm oluşturur, ruhlara işler ve orada can bulurmuş. İçlerde donup kalmış, küskün umutlar birden uyanır, yeni başlangıçlara doğru yelken açarmış.
İnsanların iç sesleri adeta şöyle haykırırmış Ağustos ayında:
“Haydi uyan ey ruhum! Daha zaman var hayata sarılmaya, sevmeye, sevilmeye. Bunlar için çok nedenin var.”
Ya sevgili okurlar, demek ki bu ayı çok güzel değerlendirmeniz lazım. O zaman ben de derim ki:
“Yazın kalbi Ağustos… Mutluluk, neşe, aşk, umut seninle gelsin. Açsın güneş kollarını, ısıtsın soğumuş yürekleri. Denizin serin sularına yansısın gizemin, sevgi doldursun ruhlarını. Sevgi yolu, Ağustos böceklerinin nameleriyle dolsun. Varlığın sonsuza dek mutluluk ayı olsun.”
Hoşça kalınız…
Yorumlar (0)